Lilypie Fourth Birthday tickers

23 Nisan 2010 Cuma

marmariste bahar pek yaman..

Bu bahar marmariste pek yaman geçeceğe benziyor..
Savulun civcivler,kazlar,ördekler,
dikkat edin ezilmeyin çimenler,böcekler,çiçekler
Yaman sizi keşfe çıkıyor...
Ham yapmaya geliyor..

Buralarda pek bir özlenmişiz..
Eve gelir gelmez bu manzarayla karşılaşmak pek keyifliydi de kapı bi türlü açılmıyordu.
Meğer babamız bizi karşılamaya çıkmış ama nasıl olduysa bizi kaçırmış..kapıda ufak bir bekleyişten sonra evimize girebildik.
Yolculuğumuz iyi geçti çünkü dedemiz bizi arabayla evimize kadar getirdi,ananemiz ve evren ablamızda olduğu için,hiç sıkılmadan geldik ama eve yerleşme telaşesi beni çileden çıkardı yine.

Nereyi açsam eşya,tam yerleşti derken çıkan yeni bir döküntü.
Herşeyi atıveresim geliyor bazen.

Yamanın aramıza katılmasıyla eve sığamaz olduk.Babası bi de dayanamamış oğluna böyle güzel bir at almış,aktivite masası,mama sandalyasi,oyuncak sepeti,yürüteç dörtlüsüne bir de sevgili atımız eklenince evde adım atacak yer kalmadı.Uzun lafın kısası her yıl yaşanan sezon başı sendromunu yine yaşadım,otellerin hazırlığı,evin hazırlığı derken bir hafta nasıl geçti de ananemizin dönüş günü geldi çattı anlamadım.

11 aydır sürekli beraberdik annemle bu zor ama bir o kadar zevkli günlerde.Artık yola onsuz devam etmek gerekiyordu..bizde son günlerimizde yapabildiğimiz kadar keyif yaptık..
Hemen kahvaltı mekanımıza gittik,Çınar'da kahvaltı en çok özlediğimiz şeydi..Yamanla daha önce gitmiştik ama bu sfer her şey çok farklı,çünkü artık keşfediyor miniğim..O da keyif alıyor..
O kadar ki sevdiği şeyleri hemen ağzına atası geliyor..babasının tamamen masumca bir düşünceyle tanıştırdığı civciv kardeşe yaptığı muamele,civcivin zavallı annesini çileden çıkardı.
Yaman annesinin gözleri önünde minik civcivi elleriyle kavrayıp,ağzına atmaya kalkışınca 
zavallı anne yavrusunu ölecek sandı.
Bizde hemen civcivin hayatını kurtardık,ailesine teslim ettik.


 
Ne garip,annelik herkes için aynı bir noktada..Civciv bağırdıkça o tavuğun boynunu uzatabileceği son noktaya kadar uzatıp onu görebilmek için verdiği çaba gözümün önünden gitmiyor.Gördüğü andaki rahatlaması,minik civcivin aralarına katılmasıyla normale dönen hayat..Bazen civciv alırlar ya aileler çocukları sevinsin diye..düşünürler mi acaba?nasıl üzülüp arıyordur yavrusunu o tavuk bile..

Sahilde yürüyüşlere çıktık,çimenlerde emekledi bir yakışıklı..Çimene ilk dokunduğunda hiç sevmedi,ayaklarıyla elleriyle ittirdi,sonradan bir tutam kopardı,ağzına atmaya kalktı,sonra yavaş yavaş bir zarar gelmeyeceğini anlayınca keyfini sürmeye başlamıştı bile,ama ara ara yolup avucunun içinde kalanlara şaşkın bakışı çok tatlıydı.



O da hissetti sanki doğanın verdiği özgürlük hissini..
bir oraya bir buraya sınırsız,engelsiz emeklemek çok zevkliydi anlaşılan..
Özgürlük hissi demişken,bir şey daha vardı bunu yaşatan..
hem de her yaşta..
onu da pek bi sevdi minik oğlan.
 Keyif adamı oldu çıktı kısacası şuncacık zamanda..
Keyif keyif kapalı çarşı tutuda atıldı babamızla kapalı çarşıda..


 Bir keyif daha var her gün yapılan,herkesede nasip olmayan..balkonumuzda arkada görünen ağaçtan yenidünya topluyoruz,dalından erik yiyoruz..biz bunu her bahar yapıyoruz:)Evren ablasıyla balkon sefasında,en büyük keyfi paşamın,eriklerini yemek,rüzgar gülünü tıngırtısı eşliğinde..Bayılıyoruz onları yerken rüzgar gülüyle tangırdamaya.

En baba keyif en sonda..bizden önce sezonu açtı su kuşum.
Hem babasıyla,hem havuzda..
Çıkışta bana kalan öpücük keyfi..ısıra ısıra öptüm her yerini,kıskananlar çatlasın.


     Uzun lafın kısası,bahar geldi,çiçek açtı arılar hep çalıştı..arı,
                                      vız vız vız
                                            arı
                             arı vız vız vız diye çalışır,

 Yaman bahara,annesi ONA ve onunla geçen her güne bayılır..

21 Nisan 2010 Çarşamba

hoşçakal derken..

Geç kalınmış bir hoşçakalın yazısıdır bu..sevdiğimiz herkese ve bu şehre..
Sezonumuz açıldı,biz evimize geleli 15 gün oldu ama ancak fırsat bulunabildi..


Hoşçakal teyzecim,
İşte çektiğin son resmim..
Sana en kocaman gülümseyişim.
Biran evvel görüşelim,hepinizi çok özledim.

Hoşçakalın sevgili halalarım,
O biradan bir yudum bile tattırmadınız ya bana,
yazdım bu ayıbınızı bi kenara..

o veda gecesi emziğim de kayboldu,
olan bana değil anneme oldu.
Hoşçakal Onur Dayı,rahattı kolların,
selam söyle benden büyük yengemle,büyük dayıma.
çok güzel darbuka çaldık,sesi hala kulağımda..

Hoşçakal büyük teyzelerimin en küçüğü,
Çok huzur duydum senin kollarında,
hoşuma giden bir şeyler var senin dokunuşunda..
kızınıda sevdim ama oğlunun sakalları korkudur hep aklımda..

Hoşçakalın Anneanneciğim,sevgili dedeciğim,
topu topu on ayımın  yarısını evinizde geçirdim,
sizleri çok ama çok sevdim..
Sakın ağlayıp,üzülmeyin,
mutlu günler yakında,
ben  sizi hep böyle güldüreceğim.
Hoşçakal çarşamba pazarı,
anneannemin lezzetli elmaları,
mutfağı,

benim için yaptıkları..


















Hoşçakal çağla,Elif anne,
En üzgün anlarımda bile beniseven herkese,cicianneye,bükanneme..
Güldüğüm,dokunduğum,sevdiğim,
alkış yaptığım herşey,
sizinle keşfettiğim dünyayı çok sevdim.

Hoşçakalın sevdiklerim ve annemin sevdikleri..

Son günlerim işte böyle geçti,
çiçekler içindeydi bahçeleri..adı papatyaymış..
annem çok severmiş,bana öyle dedi.

Hoşçakal içindekilerle güzel İzmit şehri..
Bekleyin,sakın unutmayın beni,elbet geleceğim geri:)))

4 Nisan 2010 Pazar

İstanbul'da aşk...

                                
İstanbul'da aşk başkaymış..
Hele bu aşk günden güne artınca tadına doyulmazmış.. Şehrin kokusuna aşk karışmış,Yaman annesine,annesi ona bu şehirde daha çok bağlanmış..Mis gibi bebek kokusuyla anne kokusu keşke hep saklansaymış..


















Dedim ya pipimiz  gitti gideli sanki biz yollarda onu arar olduk gibiyiz..O gitti gideli dur durak bilmeden geziyoruz habire..Beklenmedik Marmaris ziyaretimizden sonrasında ben hastalanınca,bir kaç günü zorunlu yatakta geçirince evin duvarları tam üstüme üstüme gelmeye başlamıştıki,futbolcu Reşit Dayımızın son maçının da İstanbul'da  oynanacağını öğrenince,onu izlemek için oraya gitmek gerekince,hadi dedik,bu bahanemiz olsun,işle ilgili yapmam gereken şeylerde vardı,hepsini bir hallederiz,araya bir de sevdiklerimizi sığdırırız,Yaman'da İstanbul'u görmedi demeyiz dedik ve ani bir kararla kendimizi otobüste bulduk.Görüşemediğimiz sevdiklerimize ise açıklamalarımızda yok değil elbet.3 gün diye başlayan ziyaretimiz 1 haftayı bulunca,geçen haftamızı orada geçirmiş olduk,İlk gittiğimiz gün Baranlarda kaldık,biz tam ağız yarası belasından kurtulduğumuzu düşünürken, o gece yine ateşlendi,hem de misafirlikte..İlk 2 günümüz böyle yarı hasta,keyifli keyifsiz arası geçince ne yaptığımızı bilemez olduk.Mutlu olsun diye,beyimizi salata tabağında servis etmeye kalktık ama banamısın demedi..

Tavşan olursa belki tavşan gibi seker normale döner dedik,yine olmadı...hala hüznümüz vardı..
Üzgündü kuzum,ikimizde yorgun düşmüştük artık,annenin dudaklarındaki uçuklardan anlaşılacağı gibi hastalığın etkileri hala üzerimizdeydi ikimizinde,ben hayatımda hiç bu kadar düşünceli bi tavşan görmedim..

Erkek değil mi işte,araba görünce işler değişti
Ağrılar sızılar bir anda geçti. 
Baran abisinin arabasında kendisini Koca adam sandı

Teyzesi de ilaçlarımızı hemen bize getirdi,tekrar kullanmaya başladık ağzını açmaktan nefret ettiği ilacı,bir günlük daha sıkıntıdan sonra yavaş yavaş düzelmeye başladı ama biz artık çevremize verdiğimiz rahatsızlıktan ötürü  ve de diğer hayranlarımızlada vakit geçirmek için Teyzemle Semanın Modadaki evine geçtik.

Bu süreç içerisinde Yaman bana aşırı derecede düşkünleşti,hem hastalığın verdiği sıkıntı,hem ayı gereği yaşadığı ayrılık kaygısından ötürü hep beni arar,beni ister oldu,işlerim yüzünden dışarıda geçirdiğim zamanlarda annemi çok yormuş.

Böyle anlarda çalışmak zorunda olmadığıma,onunla olabildiğime şükrettim hep..Çünkü bir kaç saat uzak kaldığımda bile beni arayıp mutsuz olduğunu bilmek,eve girdiğim anda yüzündeki o kocaman kahkahayla karışık gülümsemesini,gözlerindeki ışıltıyla bana sevinçle emeklemesini,saniyede üzerime tırmanmasını hep özlemek,ensesine kafamı gömüp onu son nefesime kadar kokladığım anda  içime dolan şey  huzur mudur, aşk mıdır ,annelik midir her ne ise muhteşem bir şeydir..
bu şey aşk değil de nedir..

Modadaki eve bayıldı..Keyfide yerine geldi.
Her yeri halı kaplı,az eşyalı bir ev,
upuzun tam emeklemelik bir koridor.
Etrafta karıştırmalık,yepyeni eşyalar,Daha ne olsun?(emlakçı ilanı gibi oldu)Biz de pek karışmadık,gönlünce saklandı,oynadı,devrildi,iki elini bırakarak ayakta durmayı denedi,5 saniye kadar başardı.





İkea'nın doğal görünümlü hasır toplarının kahverengi olanıyla girdiği samimi ilişkiyi farkettiğimizde bu haldeydi..

Evde gayet mutluydu,ama havayı güzel görünce ilk gün moda sahiline,ertesi günde Ortaköy'e gittik,bükannesi ve anneannesiyle.Oraya giderken o kadar çok insanı bir arada görmediğinden olsa gerek,vapura binerken mesela önündeki kızları ellemeler,herkese cilveler..Tamam yapsında, İstanbullu insancıklar,zamanları dar,hep bir yerlere yatişiyorlar..ne yapsınlar her daim sıra,telaş,acele,sinir stres..arkadan birisi dürtünce doğal olarak bir hışım sinirle ne oluyor diye dönen kız,kahkaha atan bir bebek suretiyle karşılaşınca neye uğradığını şaşırdı tabii..Neyse onu elle,buna sark,vapurda yine herkesle samimiyiz,derken bu sefer orada, garson tam çay verirken eline yapışıp,en şirin halleriyle ''beni sev''havaları..dönerken muavine aynı kurlar..20-25 yaş arası genç delikanlılar zaten favorimiz,nerede görsek,iş güç bırakılıp(meme dahil)hemen kur yapmaya başlıyor.Yanlışlıkla o kişi  ilgilenmemiş olsun vay halimize,resmen trip atıyor,bana tavır alıyor bu sefer,sanki sevmeyen benmişim gibi..sosyal olsun benim oğlum diyordum da ne yalan söyleyeyim bu kadarını da beklemiyordum..


Ortaköy'de aşk tazeledik anne oğul ve bizim güvercinler...




Ev gezmesine bile davet edildi yaman bey.Aynı muhitte oturan sanatçı kuzen Hazel heyecanla yeni evinde konuk etmek istedi küçümeni ve bizleri..EE...sanatçı kuzenimizin evinde herşey yerlerde,sepetlerin içinde,tam da onun ulaşabileceği şekilde olunca,o sepetlerin içinde rengarenk yünler,fırçalar,boyalar olunca,bir de üstüne evde bir kedi olunca deliye döndü minik.












 Gecenin sonunda herkese öpücükle ısırık karışımı ortaya karışık bi şeyler yaptı..Bundan en çok semacık nasibini aldı..Hazelle ise daha romantik dakikalar yaşadı..
 Böylece rüya gibi bir gece geçirmiş oldu..
Fırçaların tadına baktı,kızların yanaklarını öptü,kedi elledi,yünleri keşfetti..


              Artık uyku vakti gelmişti,yavaş yavaş eve gitmeliydi..İstanbul gezimizde böylece sona erdi..O geceyide orada geçirdik,sabah teyzemi de alıp evimize geldik..